MAHMUT CELAYİR

 

13 Eylül - 13 Aralık 2024

Arura Mardin’de düzenlediğimiz sergi, bize coğrafya ve mekan konusunda yeni bir sorgulama alanı açıyor. Bir tarafta eserlerimin temel dokularını barındıran Mezopotamya’nın uçsuz bucaksız düzlükleri diğer tarafta kadim bir kent kültürüne yaslanan Mardin, üretimimi meşgul eden meseleler üzerine detaylı şeyler söylemeye imkan tanıyor.

 

Bölgede yakın zamanda meydana gelen yangınlar ve bunun yarattığı ekolojik tahribatla beraber yaşanan insan kayıpları, coğrafyadaki sert siyasal ve kültürel bellek üzerine de bizi  düşünmeye  sevk ediyor. Bellek, hakikati bulma yolu. Biz sanatçılar da ancak görsel kodlar ve simgesel göstergelerle belleğin üstünü açıp yolumuza devam edebiliriz. Elimizden parça parça koparılan bir toprak ve bunun yarattığı hüzne ancak poesis (yaratarak, yapıp ederek) ile cevap verebiliriz. Bizi besleyen bu yaşamsal organik varlık, içinde barındırdığı çok katmanlı gizil hareketlilikler sayesinde umudumuzu diri tutmamıza yarıyor. Toprak üzerine düşünmek bir bakıma yaşam üzerine tekrar tekrar düşünmek demektir.

 

Sergideki çalışmalar ‘hora’ (Zazaca bulut) metaforu altında toplanıyor. Varoluşumuzun görsel ve düşünsel ipuçlarını barındıran, kozmik bir alan duygusu veren çalışmalar, bu duygular içinde bir araya getirildi. Serginin girişinde bizi karşılayan Yelıng motifindeki dinamizm ve mikro ayrıntılar, gene bu coğrafyanın özünü oluşturan direnme ve yaşama gücünü simgeliyor. Dokularda hep gizil bir gerçeğin ve yaşanmışlığın izlerini taşıyan çalışmalarımda bütün zorluklara rağmen yaşam arzusu hep ön planda durur. Dokularla bir görsel alfabe oluşturmaya çalışırken, doğa veya manzara resmi, benim için elbette bir kimlik göstergesi ve taşıyıcısıdır. Böylelikle çalışmalarım doğa ile ilgili tartışmaların ve aktüel söylemlerin ötesinde  daha öz ve varoluşsal yapılarla ilgili kodlar barındırır.

Bizi sarmalayan bu evrende gökyüzü ve toprak en hakiki olgular ve görsel elementlerdir. Bu alan içindeki maceramızın izdüşümleri; göçler, sürgünler, kıyımlar, aşklar ve bunun yarattığı kolektif bellektir. Bu sebeple sanatçı, manzara resmi adı altında manzaranın çok ötesine uzanan şeyler söylemeye çalışandır. Bir tür ozandır. Bu anlamda doğa anlatımı daima politiktir ve her görsel imge arkasında mutlaka güçlü bir kavram barındırır.

 

“HORA” sergisi manzara resmi altında ürettiğim çalışmalarımın bendeki varoluşsal izdüşümlerinin yanında coğrafyaya, toprağa ve aynı göğü paylaşmaya dair beraberce düşünmeye davet ediyor.